H A Z E L

Blog

Month: Nisan, 2017

İş, Güç, Okul… Teker Teker Gelin?!?!

Türkiye’de bir doktora öğrencisi olmak kolay bir şey değil. Bir başlamışsın, bakmışsın ki hayatın doktora olmuş.

Normal süre 4 yıl. (ya hani…) Değil işte. Yok öyle bir dünya. Çok çalışkan, azimli, eli kolu her yere yeten arkadaşlarım var benim. Onlar bile bitiremediler, ki ben nasıl bu işin altından kalkacağım, onu bilmiyorum.

Yarın iki sunum var. Biri Küresel İktisat Politikası, ki tadından yenmez. Ne Asya ülkeleriymiş arkadaş. İçin kurudu. (Daha adam gibi sunumu hazırlamaya başlamadım bile.)  Deprem gibi, orada oluyor, sonra ceremesini biz çekiyoruz. Yaşadık, gördük, daha öğrenemedik. Hala da öğrenmeye niyetimiz yok bence.

Diğer sunumum daha eğlenceli. Sesim kısık söylüyormuşum gibi hayal edin. f-u-k-o…(Foucault) Başka bir şey söylesem mi, söylemesem mi bilemedim. Aslında çok ilginç fikirleri var laf aramızda… Metaforlara bayıldığımı bile söyleyebilirim. Gel gör ki, sunum olarak değil de hakkında yapılmış çeşitli yorumları YouTube üzerinden izleyerek tartışsak daha yararlı olurmuş gibi geliyor bana.

Yarın bu iki sunumdan kurtulabilirsem, rahat bir nefes alacağım. Bence kurtulurum. kisinin sonucu da fena olmazmış gibi geliyor bana…

Buraya Güzel Şeyler Yazmaya Geldim

Bazen her şeyden o kadar şikayet ederiz ki, en sorunlu hayat kendimizinkiymiş gibi düşünürüz.

Öyle değil.

Kimsenin hayatı kolay değil ama bu durum sanırım bünyeden bünyeye değişiyor.

Kimi daha fazla ilgi görmek istiyor, kimi kendi karanlık dünyasında selamlaşmak dahi istemiyor.

Ama mızmızlanmak da hayata küsmek de çare değil. Her zaman demezler mi bize?

“Hayat devam ediyor.”

Son günlerde için sıkılıyor ama artık doktorlardan güzel şeyler duymak istiyorum son iki yıldır.

Hayatında aman aman hasta olmamış babam. O kuvvetli adamın 2015 Nisan’ından beri akciğer kanseri olduğunu söylüyorum. Mümkün değil ya, benim babam!

İki sene nasıl geçti anlamadık. Anladık da anlamadık. Hayat zor. Bu iki sene içinde ben evlendim, doktora yapmaya başladım. İşim devam ediyor, tam gaz. Hatta yüksek lisans tezim kitaplaştırılıyor, basım aşamasında. Evet hayatta güzel şeyler de oluyor ama hayat benim değil, bizim. Ailemizin.

Dünyalar tatlısı bir adamla evlendim. Çok sıcak bir ailesi var. Arasam bulamazdım. Aramak ne kelime neredeyse burnumu evden dışarı çıkarmazdım ben. Kader dedikleri şey kendini defalarda kanıtladı. Bu da onlardan biri.

BABAM

Babam dünyanın en sakin insanlarından biridir. O kadar şey gelmiş başına, yine dimdik yine sarkastik. Ne zaman hastalığın adı kondu, o zaman sarkastik adam hepimize “hoşçakalın” dedi. Öğrenir öğrenmez ilk sorduğu şey: Kızımın düğününü görebilecek miyim?…

Ben bana takılan, herşeye tebessüm eden. Her durumun komik tarafını gören ve gösteren babamı çok özledim. Çok özledik hepimiz.

İki yılın sonunda hastalıkta biz nerdeyiz?

Geçen iki hafta koşuşturma içinde geçti. Hastalık safha atladı. Beyne metastaz yapmış dediler, yöntemini bulduk, tedaviye başladık. Sonra başka tahliller de yapıldı. Tam tabiri kullanacak olursam, didik didik edildi babamın bedeni. Tüm değerler normal seviyelerde. Başta karaciğer değerleri biraz bizi ürküttü ama akciğerdeki primer için kullanılan Tarceva denilen ilacı bir gün kestikten sonra eski haline geri döndü. Kısa süreli bir rahatlama yaşadık. Sonra iki gün önce yapılan görüntülemelerin sonuçlarını bugün aldık. Karaciğere metastaz yapmış multiple lezyonlar olduğunu söylemiş, doktor. Abim söyledi. “Başından yakaladık, bunu kontrol altına alacağımızı umuyorum.” diye de eklemiş.

Kanser tek bir kişinin değil, o kişinin ailesinin de hastalığı.

Geceleri ya ölü gibi deliksiz uyuyorum ya da uyuduğum uykuyu anlamıyorum. Moralimi iyi tutmaya çalışıyorum, ki babama, anneme, abime destek olabileyim. Moralimi iyi tutmaya çalışırsam kolay kolay pes etmeyiz, yaptığımız işler darbe almaz. Ki öyle. Ne zaman salsam, kendime bakmasam, başka bir açıdan olayları değerlendirmesem kendimi yıkılmaya hazır bulurdum.

Bana bu durumda güçlü olmayı, daha önce hayatımda karşıma çıkan insanlar öğretti. Beni üzenlere kızmıyorum. Herkesin herkese kattıkları var. Kimse beni üzdü diye kötü değil. Başkalarına iyi olmadıklarını nereden biliyorsun? Hayat bir roman ya da bir film değil. Öyle de, değil. Yani kimseyi karakter olarak değerlendiremezsin. Hayat o yüzden böyle. Yoksa çok gri olurdu. Onlar da iyi ki hayatıma girdiler ve daha sonra gittiler. Hayatıma giren bu insanlar için en sevdiğim sözlerden biridir:

16298709_10155397012815639_2451742319633150997_n
Sevdiklerimiz de öyle sevmediklerimiz de. Ben onların sayesinde daha toleranslı biri oldum. Eminim. Hayatın bana öğrettikleri, savunma mekanizmamı esnek hale getirmemi sağlayan hep onlar.

Babamın durumunda da güçlü olmama yardımcı olanlar yine onlar. Çok teşekkür ederim hayatıma kattıkları değerlerden dolayı. Pek çok eksik noktayı görmeme yardımcı oldular. Kendileri gördüler mi, bilemem. O da yanıma kâr kalsın, değil mi?

Ben eminim, babam bu hastalıktan bizim sayemizde kurtulacak. Aldığım nefes elverdikçe babamın yanında olmaya devam edeceğim. Eskisinden daha da yaşama bağlı olacağını biliyorum. İnanıyorum. Onun da bize bağlı olduğunu biliyorum. Buna inanıyorum.

Yine beraber olacağız. Bu hayatı daha kalabalık karşılayacağız. Torunlarını da sevecek, onlara hayatını da anlatacak. Çünkü babamın torunlarına anlatmaya değer bir hayatı var.

Seni çok seviyorum babam! Bir an önce iyileş!

Benim sarkastik, hayat dolu, zehir zekalı babama ihtiyacım var, ihtiyacımız var! bu savaşı kazanacaksın ve hep birlikte bayram edeceğiz!!